Olay günü yine bir telefon ihbarıyla, 23.30’da Yeniköy Karakol Amirliği ve Taneceviz Sokağında bir otoya seri şekilde silahla ateş edildiğinin bildirildiğini, ekibin bahse konu yere gittiğinde, çalışır vaziyette 34 BTG 96 plakalı BMW oto içinde Ömer Lütfü Topal’ın cesediyle karşılaşıldığını, maktülün incelemelerinin yapıldığını, otonun arkasından 20 metre uzaklıktan atılmış 7.61 mm çaplı kalaşinkof marka iki tüfek bulunduğunu, tüfeklerden birinde, üzerine takılı vaziyette koli bandı ile sarılmış bir adet şarjör olduğunu tüfeğin şarjöründeki koli bandı yapışkan iç yüzeyinden mukayese edilir nitelikte parmak izi tesbiti yapıldığını, bu tesbitin Bekletme Fişine yapıştırıldığını, o orada dururken 5 Aralık günü Sabah Gazetesinde çıkan Abdullah Çatlı’nın Şahin Ekli adını kullandığına dair bir haber üzerine ki o tarihte Emniyet Müdürününde görevinden uzaklaştırılmış olduğunu, kendisinin bilgisi dahilinde arşiv araştırması yapıldığını, 26.2.1992 tarihinde yurtdışına çıkarken Şahin Ekli adına düzenlenmiş sahte pasaportla yakalandığına ilişkin kaydı bulduklarını, o tarihte parmak izinin on parmak olarak alınıp, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığına sanığın sevk edildiğini, Savcılığın tahkikat açmasına karşın suç niteliği sebebiyle sanığın serbest bırakıldığını,
Uyuşturucu kaçakcılığı ile mücadelede spesifik bir hadise olduğunda bilgi teafisi yapıldığını, ancak bu teafi sırasında da bazı sıkıntılar yaşandığını; herhangi bir Avrupa ülkesine kendisi istemeden veya hakim kararı olmadan bilgi geçildiğinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı davranılmış olduğunu, bu nedenle o ülkeler Türkiye’ye bilgi verdikleri takdirde kendilerinin de bilgi verdiğini, yani mütekabiliyet esasına göre çalışıldığını, Kanada’da yakalanan uyuşturucu kaçakcısının üzerinde çıkan telefonlarla ilgili hem kanada’da hem de Türkiye’de araştırma yaptıklarını, telefonun Başbakanlığa ait olduğunu öğrendiklerini, bununla ilgili Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü ve Turizm Müsteşarlığı ile yazışma yaptıklarını, Kanadalının da cezalandırıldığını öğrendiğini, Yaşar Öz’ün uyuşturucu ticareti yaptığına dair herhangi bir kayıt olmadığını, uyuşturucu kaçıkcısı Baybaşin’in 1995 martında Türkiye’ye iade kararı vardı ancak Hollanda yargıtayının aralık ayında susurluk olaylarını da bahane ederek karar verdiğini, asit dışındaki uyuşturucu maddelerin % 60’ının Türkiye’de yakalandığını, bu konuda Türkiye’nin en duyarlı ülke olduğunu, Batı da ise, asitle mücadele edilmeyip Türkiye’ye gelmeyen efedin ile mücadele edildiğini, bir başka özellik te; Avrupa ve Amerika da asli unsurlardan ziyade göçmen ve sığınmacı statüsündeki gelir seviyesi düşük insanlarla zencilerin daha çok uyuşturucu kullandıklarını, bu durumun da batı devletlerinin uyuşturucu ile mücadele politikasını etkilediğini,
Kazadan önceki pazar sabahı, kaza yapan mercedes oto ile Sedat Bucak, kendisi, Gani, Mustafa ve Enver İstanbul’a giderek Hilton Oteline yerleştiklerini, o gece otelden çıkmadıklarını, otele kendi aşiretinden Seyit Ahmet ile Fevzi beyin bir emlakçıyla beraber geldiğini, bunların beraberlerinde Altınoluk tarafında Burhaniye Dalköy denilen yerdeki bir arazinin tapu ve benzeri belgelerini getirerek gösterdiklerini, İstanbul’a vardıklarının ikinci günü taziye için Ali YASAK’ın şirketine gidip otele döndüklerini, sabahleyin Ankara’da Sedat Bucak’ın yazıhanesinde tanıştığı Mehmet Özbay’ın da otele geldiğini, kahvaltıdan sonra Sedat Bucak’ın kendisine anahtar uzatarak "Ercan, Gani’yle beraber inin, bir araba daha geldi, sizin eşyaları ona koy, Mehmet bey de bizle beraber gelecek" dediğini, bahsedilen arsaya bakmaya gideceklerini, emlakçı Fevzi’yi de Sedat beyin "sen git bizi orada bekle" diye bir gün önceden gönderdiğini, kendisinin yeni gelen Mercedes otonun, Gani’nin de Sedat beyin 600 Mercedesin direksiyonuna geçerek hareket ettiklerini, gece Yalova-Termal’de kaldıklarını, ertesi günü saat 14. If you loved this post and you would like to acquire extra facts relating to Escort diyarbakır kindly take a look at our web-site. 30-15.00 gibi yola çıktıklarını, bu defa Sedat beyin Mercedesini Mehmet beyin kullanmaya başladığını, Gani’nin de kendisinin yanına geçtiğini ve arkadan onları takip ettiklerini, Burhaniye’de Fevzi ile buluşup araziyi gezdiklerini, ertesi günü bir taziye için İzmir’e hareket ettiklerini, Mehmet Özbay’ı Prenses Otele bırakarak kendilerinin taziye için gittiklerini, otele döndüklerinde Sedat beyden "Yasemin Ağar için burada korumalar var, Enver’in de benim de evlerimiz İzmir’de" diyerek izin alıp Enver’le birlikte sabah dönmek üzere İzmir’e gittiğini,
Hiram Abbas’a Emniyet Mit çekişmesinin sebebini sorduğunda, MİT’in bu mafyadan bilgi aldığını, hem uyuşturucu kaçakçılığı bakımından, hemde siyasî bakımlardan bilgi aldıklarını, Emniyetinde bilgi aldığını, Mafyanın dininin imanının para olduğunu, başka birşey düşünmediğini ve terörle beslendiğini, silah kaçakçılığının onlara kar getirdiğini, onlarında hem sağ hem de sol teröriste silah temin edip, para kazandıklarını, bunları bildiklerini, bilgi aldıkları grupları da himaye ettiklerini, mafyanında hem poliste çeşitli guruplara, hem de istihbaratta çeşitli guruplara dayanmak ihtiyacını hissettiğini söylediğini, bunun kendisine çok ters geldiğini, sonradan bunu emniyetteki kişilere de teyid ettirdiğini, bunun sonucu olarak da Emniyet ve Mit arasındaki rekabetin doğurduğu başka bir platformun oluşmuş olduğunu, yani herkesin kendi mafyasını oluşturduğunu anladığını, Hiram beye ve emniyetteki kişilere," siz ne yapıyorsunuz, adamları uyuşturucu ile yakalayınca görmüyormusunuz, diyarbakır oruspu iade mi ediyorsunuz?" dediğinde çok açık bilgi veremediklerini, biraz müsamahakar davrandıklarını söylediklerini, kendisinin de "Mafyayı ikiye ayırdınız, bilgi aldıklarınızı müsamahaa ediyorsunuz, emniyetin mafyası ayrı Mitin mafyası ayrı, emniyetin içinde falanın mafyası var filanın mafyası var aynı şekilde mitin içinde falanın mafyası var filanın mafyası var bu ne biçim iş böyle kepazelik? " dediğini, bunun üzerine konuyu Özal’a anlattığını, bilgi kaynağının olabileceğini, belirli kişilerin korunabileceğini, ama ekipleri korumaya kadar işin götürülmesinin sakıncalarını anlattığını, sonradan istihbarat raporunda da ,sorgulama raporunda da bunu teyid eder mahiyette Dündar Kılıç’ın polisin bir kısmını bu şekilde beslediğinin ortaya çıktığını, bu nedenle işin ciddiyeti yönüyle ilgili kişilerle görüştüğünü, bir müddet sonra mafya-polis, mafya-istihbaratçı ilişkisi halinde devam eder, probleme sebebiyet verir dediğini, nitekim, Mehmet Eymür-Atilla Aytek, Mehmet Ağar-Mehmet Eymür rekabeti halinde ortaya çıktığını, sonuçta 1987 tarihindeki raporun ortaya çıkmasına kadar da bu rekabeti getirdiklerini, raporların hepsinin doğru olmadığını, özel hayatına kadar çok yakından tanıdığı Saffet Arıkan Bedük’e bile çamur atmalarının bunu gösterdiğini, bunu her tür rapora güvenmemek gerektiği için söylediğini, adamın kendine göre rapor yazdığını sonra da el altından bunu herkese dağıttığını, Çatlı ile ilişkisi olup olmadığını bilmediğini,
ilenepietrzak7
30 Blog Postagens