Doğan ERŞAHİN’in bir tetikçi olduğunu, ilk icraatının bir vatandaşın kafasını kesip kahvede masanın üzerine koymak olduğunu, Kocaelinden firar ettikten sonra da Yüzbaşı elbisesi ile Malatya’ya gelerek Battalgazi’de evi olan Tekin COŞKUN ile görüştüğünü, (Tekin’i polisin çok iyi tanıdığını, çek senet mafyası ile uğraştığını, Alaattin ÇAKICI’nın da arkadaşı olduğunu, kendisinin bu adamla tanıştığını, Escort DiyarbakıR evine gittiğini) Battalgazi’de bir vatandaşı evinden çıkardığını ve bahçede öldürdüğünü, olayın polis bölgesinde olduğunu, (öldürülen adamın akrabası olan Aydın ÖZTÜRK adındaki vatandaşla kendisinin görüştüğünü, hala da görüştüğünü), daha sonra Doğan ERŞAHİN’in muhtar olan kardeşinin misilleme olarak öldürüldüğünü, bu dosyanın da adliyede faili mechul olarak kaldığını, kendilerinin failini bildiğini, polisten bazılarının da bildiğini, ancak kanıtlamak istemiyeceklerini, çünkü onların da zarar göreceğini, bu cinayetin bir uyuşturucu hesaplaşması nedeniyle işlendiğini, Doğan ERŞAHİN olayıyla 6 ay uğraştığını, daha sonra yakalandığını, ancak yine firar ettiğini, bu kişinin toplam üç defa firar ettiğini, bir sefer de İstanbul’dan firar ettiğini, bu Doğan ERŞAHİN’in zabıta ile genel birlikteliğinden ziyade ferdi bir menfaat paylaşımının sözkonusu olduğunu,
Bu arada Tarık Ümit’in evinde Mehmet Ağar’ın imzasını taşıyan bir belge bulduklarını, Hande Ümit’in bu belgeyi Komisyona ulaştırdığını sandığını, bu aşamada daha önceki duyumları ile bunu birleştirdiğinde Mehmet Ağar’a ulaştığını, son zamanlarda Tarık Ümit’in huzursuz olduğunu, bu huzursuzluğun Özel Harekat Timiyle ilgili olduğunu, son günlerde Korkut Ekenden tehdit telefonlarının geldiğini, Tarık Ümit’in Cihangirdeki bürosunda çalışan Ali Vasıtasıyla Korkut Ekenin "Tarık bize bir oyunlar etti; ayağını denk alsın, yakında onun hesabını göreceğiz." diye haber gönderdiğini, Tarık Ümit’in Özel Harekat Birliğine lanse ettiği, kot adı Cavit olan beyin bir gün Tarık Ümite gelerek "beni bu insanlara sen lanse ettin, ancak; bunlar seni öldürmem için para ve silah verdiler, hakkında böyle düşünüyorlar, ayağını denk al." dediğini, ancak bunları kimden duyduğunu hatırlıyamadığını, bu duyumları alınca Korkut Eken’i araştırdığını, Mehmet Ağarın danışmanı olduğunu öğrenince Mehmet Ağardan bazı şeyler öğrenebileceğini düşündüğünü ve Ağar’a bir mektup yazdığını, kendisiyle görüşmek istediğini yazdığını, Ağar’ın o zaman Adalet Bakanı olduğunu ve kendisine uygun bir zamanda görüşürüz diye cevap verdiğini. Hükümet değişiminde Ağar’ın İçişleri Bakanı olduğunu ve kendisinin gidip onunla görüştüğünü, yanına vardığında Ağar’ın galiba mektubunuzu kaybettim, yenisi varmı dediğini, yanında bulunan yenisini çıkarıp verdiğini ve birlikte okuduklarını, mektupta "yardımcınız olan K.E.’nin yönlendirmesi, İ.Ş’nin yürütmesi, İki P.M. isimleri belli dediğini, Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlunun pastaneye gelerek Tarık Ümit’i alıp götürdüler, o gün bu gündür yok. Bu konuda bana ne yardım yapabilirsiniz" diye yazdığını, Jandarma Başçavuşundan şaşırtma olarak Tarık’ın Yalova tarafına, arabasının Trakya tarafına götürüldüğünü duyduğunu, bunu Ağar’a söylediğinde, Ağar’ın ayağa fırlayıp bunu nereden öğrendiğini sorduğunu, ayrıca bunları araştırarak, iki haftaya kadar bir cevap vereceğini söylediğini, aradan geçen bir yıla yakın sürede bir cevap vermediğini,
Askerliğini bitirir bitirmez 1966 yılı Haziran ayında MİT’e girdiğini, 1973’e kadar Emniyet Müfettişi kadrosunda bu teşkilatta çalıştığını, MİT’in CIA tarafından proroke edildiği, Escort diyarbakıR Baybaşin ile ilgili olayların 1983 tarihinde başladığını, Feridun Kocamaz adındaki emlakçının, "benim bir dostum İstanbul 2. Şubeye nezarete düşmüş ilgilenirmisin?" demesi üzerine İstanbul Emniyel 2. Şube Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar’a Başbayin’in durumunu sorduğunu, Mehmet Ağar’dan Baybaşin’i gasptan aldıklarını öğrendiğini, bunun üzerine onun vekaletini olmadığını, sözü edilen kişinin Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilerek tutuklandığını davasına hangi avukatların baktığını bilmediğini, 1986 yılında İngiltere’ye bir iş için gideceği sırada Baybaşin’in İngilterede 12 seneye mahkum olduğunu öğrendiğini, Baybaşin’in iki tane Kıbrıslı kızın eroin getirdiği bir mahalde dolakırken yakalandığını, polislerin ona tesadüfen yakalandığını, kızların malı onun verdiğini söylediklerini, onun üzerine Baybaşin’in Island Wight denilen küçük bir adadaki hapishaneye hükümlü olarak konulduğunu, Mete Bozbora, Hüseyin Çoban’la birlikte cezaevinde Baybaşin’le görüşme yaptıklarını, Baybayin’in orada durumunun çok kötü olduğunu, hergün dayak yediğini, ne yapıp edip kendisini Türkiye’ye götürmelerini istediğini, Hüseyin Başbayin’in kendisine yalan söylediğini tespit ettiklerini ve davasını yine almadıklarını, sonradan öğrendiklerine göre 1986 dan sonra başkaları kanalıyla Türkiyedeki bir İngiliz ile tabur edilmek suretiyle Türkiyeye gelişinin sağlandığını, Bayrampaşa da cezaevinde olduğunu, tahminen 1988 de gelmiş olabileceğini, yine tahminen 1989 senesinde Mete beyle beraber, Feridun Kocamaz’ın yanında üç tane daha adamın yazıhanelerine geldiklerini, Hüseyin Başbayin’in kardeşi Mehmet Şirin Baybaşin’in Silivri’de bir çiftlikte yakalanan eroin ile ilgili olan ve İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinde devam eden davalarını aldıklarını, bu davayı iki celse girdikten sonra bıraktıklarını, bu olaylarda herhangi bir siyasînin veya yöneticinin ilişkisini bilmediğini, Baybaşin’in hayatı boyunca dört veya beş defa gördüğünü belirtmiştir.(Ek:183)
If you have any concerns pertaining to the place and how to use daha fazla bilgi almak için, you can speak to us at the web-site.
virgilioomeara
4 בלוג פוסטים