Uyuşturucu kaçakcılığı ile mücadelede spesifik bir hadise olduğunda bilgi teafisi yapıldığını, ancak bu teafi sırasında da bazı sıkıntılar yaşandığını; herhangi bir Avrupa ülkesine kendisi istemeden veya hakim kararı olmadan bilgi geçildiğinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı davranılmış olduğunu, bu nedenle o ülkeler Türkiye’ye bilgi verdikleri takdirde kendilerinin de bilgi verdiğini, yani mütekabiliyet esasına göre çalışıldığını, Kanada’da yakalanan uyuşturucu kaçakcısının üzerinde çıkan telefonlarla ilgili hem kanada’da hem de Türkiye’de araştırma yaptıklarını, telefonun Başbakanlığa ait olduğunu öğrendiklerini, bununla ilgili Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü ve Turizm Müsteşarlığı ile yazışma yaptıklarını, Kanadalının da cezalandırıldığını öğrendiğini, Yaşar Öz’ün uyuşturucu ticareti yaptığına dair herhangi bir kayıt olmadığını, uyuşturucu kaçıkcısı Baybaşin’in 1995 martında Türkiye’ye iade kararı vardı ancak Hollanda yargıtayının aralık ayında susurluk olaylarını da bahane ederek karar verdiğini, asit dışındaki uyuşturucu maddelerin % 60’ının Türkiye’de yakalandığını, bu konuda Türkiye’nin en duyarlı ülke olduğunu, Batı da ise, asitle mücadele edilmeyip Türkiye’ye gelmeyen efedin ile mücadele edildiğini, bir başka özellik te; Avrupa ve Amerika da asli unsurlardan ziyade göçmen ve sığınmacı statüsündeki gelir seviyesi düşük insanlarla zencilerin daha çok uyuşturucu kullandıklarını, bu durumun da batı devletlerinin uyuşturucu ile mücadele politikasını etkilediğini,
Hiram Abbas’a Emniyet Mit çekişmesinin sebebini sorduğunda, MİT’in bu mafyadan bilgi aldığını, hem uyuşturucu kaçakçılığı bakımından, hemde siyasî bakımlardan bilgi aldıklarını, Emniyetinde bilgi aldığını, Mafyanın dininin imanının para olduğunu, başka birşey düşünmediğini ve terörle beslendiğini, silah kaçakçılığının onlara kar getirdiğini, onlarında hem sağ hem de sol teröriste silah temin edip, para kazandıklarını, bunları bildiklerini, bilgi aldıkları grupları da himaye ettiklerini, mafyanında hem poliste çeşitli guruplara, hem de istihbaratta çeşitli guruplara dayanmak ihtiyacını hissettiğini söylediğini, bunun kendisine çok ters geldiğini, sonradan bunu emniyetteki kişilere de teyid ettirdiğini, bunun sonucu olarak da Emniyet ve Mit arasındaki rekabetin doğurduğu başka bir platformun oluşmuş olduğunu, yani herkesin kendi mafyasını oluşturduğunu anladığını, Hiram beye ve emniyetteki kişilere," siz ne yapıyorsunuz, adamları uyuşturucu ile yakalayınca görmüyormusunuz, diyarbakır oruspu iade mi ediyorsunuz?" dediğinde çok açık bilgi veremediklerini, biraz müsamahakar davrandıklarını söylediklerini, kendisinin de "Mafyayı ikiye ayırdınız, bilgi aldıklarınızı müsamahaa ediyorsunuz, emniyetin mafyası ayrı Mitin mafyası ayrı, emniyetin içinde falanın mafyası var filanın mafyası var aynı şekilde mitin içinde falanın mafyası var filanın mafyası var bu ne biçim iş böyle kepazelik? " dediğini, bunun üzerine konuyu Özal’a anlattığını, bilgi kaynağının olabileceğini, belirli kişilerin korunabileceğini, ama ekipleri korumaya kadar işin götürülmesinin sakıncalarını anlattığını, sonradan istihbarat raporunda da ,sorgulama raporunda da bunu teyid eder mahiyette Dündar Kılıç’ın polisin bir kısmını bu şekilde beslediğinin ortaya çıktığını, bu nedenle işin ciddiyeti yönüyle ilgili kişilerle görüştüğünü, bir müddet sonra mafya-polis, mafya-istihbaratçı ilişkisi halinde devam eder, probleme sebebiyet verir dediğini, nitekim, Mehmet Eymür-Atilla Aytek, Mehmet Ağar-Mehmet Eymür rekabeti halinde ortaya çıktığını, sonuçta 1987 tarihindeki raporun ortaya çıkmasına kadar da bu rekabeti getirdiklerini, raporların hepsinin doğru olmadığını, özel hayatına kadar çok yakından tanıdığı Saffet Arıkan Bedük’e bile çamur atmalarının bunu gösterdiğini, bunu her tür rapora güvenmemek gerektiği için söylediğini, adamın kendine göre rapor yazdığını sonra da el altından bunu herkese dağıttığını, Çatlı ile ilişkisi olup olmadığını bilmediğini,
"Ulusal Sebataycılar Derneği" adı ile kurulacak olan bir dernek çatısı altında toplanacak Sabetaylar'm Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ulusal çıkarları ve Kemalist ideoloji doğrultusunda, uluslararası plâtformlarda etnik ayrılıkçı faaliyetleri ve insan hakları ihlâlleri iddiaları karşısında Türkiye'nin uluslararası plâtformda savunulması ve öne sürülen iddiaların çürütülmesinde yararlanabileceği önemli bir etnik gruba dönüştürülmelidir. Böylece yıllardır öne sürülen Ermeni soykırım ve Süryani insan hakları ihlalleri vb. iddialara karşı da yeni bir savunma argümanı elde edilmiş olacaktır. Aksi halde Sabetaycılık, Türkiye'nin karşısına çıkartılan sorunlara 21. yüzyılda bir yenisini eklenmeye aday gizli/etnik/dinsel/ideolojik bir cemaat olarak ilk olumsuzluk işaretlerini vermiş bulunmaktadır. Tüm bunların yanısıra, diyarbakır oruspu Sebatay cemaati diğer ülkelerin istihbarat örgütlerinin de emperyalist amaçlı kullanım girişimlerine açık bırakılmamalıdır. Sabetaycılar-Mason Locası ilişki ve bağlantıları ile Sabetaycılar-Masonik Bilderberg Kulübü ilişki ve bağlantılarının mutlaka açığa çıkartılması zorunluluğu vardır. Bu zorunluluk ile ulusal çıkarlarımızın doğrudan ilintili olduğu çok açıktır. İsrail tarafından günümüze değin vatandaşlık hakkı tanınması reddedilen Sabetay cemaati, Yahudi olgusunun içinde yer alan, Türkiye'nin etnik yelpazesi içinde önemli bir yeri olan gizli/etnik/dinsel/ideolojik bir gruptur. Günümde seslerini duyurmaya başlayan bu etnik grup 300 yıl süren suskunluğunu bozmuş ise; mutlaka önemli bir neden ve amaç doğrultusunda harekete geçmiş demektir ki, süratle değerlendirmeye alınarak Sabetaycılara yönelik "Reosta Operasyonu Projesi" uygulamaya konmalı görüşü kuvvet kazanmıştır. Saygılarımızla, 12.05.2000
If you treasured this article so you would like to obtain more info concerning escort diyarbakıR please visit the site.
charmainftr840
1 ব্লগ পোস্ট